
Temelde İslam sanatı ile farklı yaklaşımlar gösteren Türk sanatı Selçuklular döneminde yakınlaşmaya başlamış,Arap kültüründen taşıdığı izlerle içine kapanan İslam sanatı simgelere yüklediği manaları soyutlaştırarak yansıtan Klasik Türk sanatı ile etkileşim içerisine girmiştir.Sanatın bir çok alanında Selçuklular ile başlayan bu birliktelik Osmanlı İptarotorluğu ile zirveye çıkmıştır.Etkisini her alanda hissettiren Osmanlı İmparatorluğu sanatsal gelişim ve değişimlere duyarsız kalmamış,planlı ve sistematik olarak kendi içinde büyüyüp gelişen özgün bir sanat ortaya koymuştur.Nitelikleri ile İslam sanatı ve Klasik Türk sanatının bir sentezi olan Osmanlı sanatı imparatorluk ihtişamı içerisinde o atmosfere paralel eserler ortaya koymuştur.Sanatın tüm dallarında sadece kendine has değerler bütünü içersinde etkisini göstermiş ve kendi coğrafyası içinde olduğu gibi bu coğrafya dışında kalan toplulukları da etkisi altına almıştır.

17 yy sonlarına doğru İmparatorluğun askeri,siyasi,ekonomik ve kültürel gerçeklikler sanatına da yansımış,bu tarihlerden itibaren başlayan ve cumhuriyet tarihi ile ivme kazanan bir gerileme içerisine girmiştir.Bilinçsiz,kontrolsüz bir kopyalama ve tekrar süreci içerisine giren sanat diğer alanlarda da kendini göstermiş,Osmanlı İmparatorluğunun varisi konumunda ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milli Sanat politikasından uzaklaşmış ,neticesinde elle tutulur nitelikleri ile fark edilir bir anlayış yakalayamamıştır.Kendi coğrafyası dışında olgunlaşan akımları sorgulamadan kopya eden sanatçıların elinde toplumsal olgulardan uzak ,kültürel etkilerden yoksun bir anlayış olarak tanımlanabilecek bu anlayış resimde,müzikte,mimaride,edebiyatta kendini hissettirmiş,geleneksel sanatından bütün bütün uzaklaştırılmıştır.
Yakın tarihe kadar Osmanlı İmparatorluğuna yönelik sistematik olarak devam ettirilen karalama ve görmezden gelme politikası neticesinde tüm yönleriyle geçmişinden habersiz bir toplum geleneksel yapısından yoksun bir sanat anlayışı ortaya çıkmıştır.Geleneksel yapısından uzak olmakla birlikte o yapıyı reddeden ve biçimsel değişikliklere zorlayan bu anlayış süreç içerisinde kendini iyiden iyiye hissettirmiş hatta zamanla “Osmanlı” ibaresi içeren tüm olgulara karşı planlı bir cepheleşmeye doğru gitmiştir.
Geleneksel olan her ne varsa reddedilen,geçmişe karşı tükenmez bir kinle bilinçli bir grubun etkisinde bilinçsiz kitleleri peşinden sürükleyen bu akım günümüz Türkiyesinde siyasal,ekonomik ve toplumsal belirsizliği tutarsızlığı hatta kontrollü bir gerilemeyi hedeflemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder